بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm.
نَّ اَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذ۪ي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِلْعَالَم۪ينَۚ ف۪يهِ اٰيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ اِبْرٰه۪يمَۚ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ اٰمِنًاۜ وَلِلّٰهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَب۪يلًاۜ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَم۪ينَ
“Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke’de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâbe’dir. Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin hac etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. Kimseye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır.” (Al-i İmran 3/96-97)
"Haccı da Umreyi de vecibelerini tamamiyle yerine getirerek Allah için yapınız”. (Bakara/196)
“Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah’ın kullarına ibadet yeri olarak bildirdiği mekânlardandır. Hac veya Umre maksadıyle Kâbe’ye gelenlerin, bu iki mekân arasında ibadet maksadıyla sa’y yapmalarında bolca sevap vardır. Çünkü Allah, yalnızca kendisi için ve takva ile yapılan amellerin karşılığını veren ve her şeyi bilendir.” (Bakara/58)
“Orada (Mekke’de) Allah’ın (c.c) varlığını ve kudretini bildiren Beytullah’ın İbrahim tarafından bina edildiğini gösteren İbrahim’in makamı gibi deliller vardır. Kim oraya girerse güvenliğe ve huzura kavuşur. Ona bir yol bulabilenlerin (imkânı olanların) Beytullah’ı Hac ve ziyaret etmeleri, Allah tarafından üzerlerine farz kılınmıştır. Kim Haccı inkâr ederek küfre girerse, şüphesiz ki Allah âlemlerden ganidir.” (Al-i İmran/97)
“Bütün insanların Allah’a ibadet etmeleri için yeryüzünde kurulan ilk mabet, alemlere hidayet, rahmet ve sevap kaynağı olan Mekke’deki Kabe’dir.” (Al-i İmran/96)
"Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Kabe) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa karşılığını alır. Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir." (Bakara/158)
"Sana, hilalleri sorarlar. De ki: "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir..." (Bakara/189)
"Hac, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder yerine getirirse, (bilsin ki) hacda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının." (Bakara/197)
"Hani biz İbrahim'e evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman şöyle emretmiştik: "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için evimi tertemiz tut." (Hac/26)
“Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenmiş olursanız (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olurda tıraş olmak zorunda kalırsa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin.” (Bakara 2/196)
“Hac mevsiminde ticaret yaparak Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp sel gibi Müzdelife’ye akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz. Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah’tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Bakara 2/198-199)